Sevilmek İçin
“Allah Resûlü’ne uymaya gayret etmek Allah'ın sevdiği kullardan olmayı sağlar. Akl-ı selim sahibi olan herkesin, Allah’ın resûlünün sünnetine hem dış görünüşü ile hem de gönülden tâbi olması gerekir.” İmâm-ı Rabbânî [kuddise sırruhû]
Asıl Fazilet
Mevlâna Hâlid Bağdâdî [kuddise sırruhû] diyor ki: “Keramet, veli ve faziletli olmanın şartı değildir ki keramet sahibi faziletli ve üstün olsun. Çünkü fazilet sahibi ve üstün olmanın asıl sebebi, yakîn ve marifet sahibi olmaktır. Kimi zaman mürşit keramet ehli olduğu halde kerametini gizlemekle emir olunur. Çoğunlukla da mürşit, müridin inanç ve teslimiyetini imtihan etmek için bilmezlikten gelir.”
Şikayet edenlerden değil şükredenlerden ol
Zorluklar içinde olduğunda sabrederek bekle
Allah’tan Korkanın Hali
“Günah işlemeye devam ettiği halde ağlayıp gözyaşı döken kimse, gerçekten Allah’tan korkan biri değildir. Hakikaten korkan günahları terk eder.” İshak b. Halef [rahmetullahi aleyh]
Şeytanın Hileleri
“İblis ademoğluna şu dört şeyi yaptırmayı başardığı vakit şöyle der: Artık ondan başka bir şey yapmasını istemem, bunları yapması bana yeter. Bir, kendini beğenmesi. İki, amelini çok görmesi. Üç, işlediği günahları unutması. Dört, doyduktan sonra yemesi. En önemlisi de bu sonuncusudur. Çünkü bu diğer üçünün temelidir.” Fudayl b. İyaz [kuddise sırruhû]
Salihlerle Birlikte
Ebu Abdurrahman Sülemî [kuddise sırruhû] şöyle diyor: “Daima zühd sahibi (dünya sevgisini kalbinden çıkarıp tamamen Allah’a yönelen) kimselerle arkadaşlık et! Salihlerin, ahirete rağbet edenlerin ve dünya hayatının fani nimetlerini terk eden kimselerin arasına karış ve onlarla birlikte olmaya devam et! Bunları da sadece Allah’ın rızası ve ahireti talep etmek için yap!”
ÜÇ ŞEYE DİKKAT ET
Abdülkadir Geylanî [kuddise sırruhû] şöyle diyor: “Mümin bütün hallerinde şu üç şeye dikkat etmelidir: Allah’ın emrine itaat etmek, yasaklarından kaçınmak, kadere razı olmak.”
Hz. Peygamber (s.a.v) Nasihatleri
Resûl-i Ekrem (sallallahu aleyhi vesel- lem), Ebû Zer'le karşılaştı ve ona, “Ey Ebû Zer! Sana yükte hafif, ancak terazide ağırlığı çok olan iki haslet öğreteyim mi?" diye sordu. Ebû Zer (radıyallahu anh), “Buyurun, öğretin yâ Resûlallah" dedi. Bunun üzerine Resûlullah şöyle buyurdu: “Güzel ahlâk sahibi ol, uzun uzun sessiz ve suskun kal; canımı elinde tutan Allah’a yemin olsun ki yaratılmışlar böylesi iki haslet ile amel etmemişlerdir" (İbn Hacer).
Bir defasında da Resûlullah (sallallahu aleyhi vesellem), Ebû Zerr’e, “Yâ Ebû Zer! Çok mal sahibi olmanın zenginlik olduğunu mu düşünüyorsun?" diye sordu. Ebû Zer, "Evet, ey Allah’ın resûlü!" dedi. Resûl-i Ekrem, “Az mal sahibi olmanın da fakirlik olduğunu mu düşünüyorsun?" diye tekrar sordu. Ebû Zer (radıyallahu anh), "Evet, yâ Resûlallah" dedi. Allah Resûlü şöyle buyur du: “Hayır, öyle değil! Asıl zenginlik gönül zenginliğidir, asıl fakirlik de gönül fakirliği dir" (İbn Hibbân).
İsmail Hakkı hazretleri Tuhfe-i İsmâiliyye’de şöyle nasihat etmiştir:
Tanıdığına, tanımadığına selâm ver. Hediye ver, bu muhabbeti artırır. Sır olan şeyi açığa çıkarma. Gerekirse evlen ve eşini sev. Allah Teâlâ’nın ulu saydıklarına hürmet et. Alışverişte hıyanet etme, malının ayıbı varsa söyle.
Müminlere bıçak ve silah çekme, nitekim zamane sarhoşlarında görülür. Hasta halini sor. Müslümanların yolundan eziyet veren taş, diken gibi şeyleri uzaklaştır. Bozuk yeri düzelt, onar.
Allah ve Resûlü’nü herkesten fazla sev, onları dost tut."
Bir adam Hz. Peygamber’e, “Bana nasihat et" dedi. Hz. Peygamber [sallallahu aleyhi vesellem], “Kızma” dedi. Adam, “Başka da söyle” dedi. Resûlullah Efendimiz buyurdu: “Komşuların içinde itibarlı ve iyi kişilerden utandığın gibi Allah'tan da haya et” (Buhârî, Edeb, 76; Ahmed b. Hanbel, el-Müsned, 2/362; Taberânî, el-Mu'cemü’l-Kebîr, nr. 7897).
Anlatılır ki Cüneyd-i Bağdadî [kuddise sır- ruhû] arkadaşlarından birine nasihat ederek demiş ki: “İlme sarıl, üzerine bir hal gelse de ilimden ayrılma, arkadaşın yalnız ilim olsun. Çünkü Cenâb-ı Allah, ilimde râsih (derinleşmiş) olanlar O'na inandık derler' (Âl-i İmrân 3/7) buyurmuştur."
Hâtim el-Esamm'a [kuddise sırruhû], "Bana nasihat et" denilmiş. O da şöyle demiş: “Ruhunu kendi yanında emanet, kendi varlığını rehin say, ölümün de mutlaka geleceğini düşün.”
Kasım b. Osman el-Hîrî de [kuddise sırruhû] şöyle demiştir: “Size beş şey tavsiye ederim: Zulme uğrarsanız zulmetmeyin. Övülürseniz sevinmeyin. Yerilirseniz sızlanmayın. Yalanlanırsanız kızmayın. Size hıyanet yapılırsa siz hıyanet yapmayın!”
Bir adam İbrahim b. Edhem’e [kuddise sırruhû] geldi, “Bana vasiyet et” dedi. O da şöyle dedi: “İnsanlar dünya ile meşgul olurlarken sen ahiretle meşgul ol. İnsanlar dışını süslemekle meşgul olurlarken sen içini süslemekle meşgul ol. İnsanlar saraylar imar etmekle meşgul olurlarken, sen kabirleri imar (kabirde yararlı olacak işler) ile meşgul ol. İnsanlar halkın kusurlarıyla meşgul olurlarken sen nefsinin kusurlarıyla meşgul ol. İnsanlar yaratılmışlara hizmetle meşgul olurlarken sen yaratıcıya hizmetle meşgul ol.”
Muhammed b. Sîrîn [kuddise sırruhû] şöyle demiştir: “Hiç kimseyi hiçbir şeyden dolayı kıskanmadım. Zira kıskanma ya din veya dünya için olur. Eğer Allah c.c. bir adama hayır vermişse neden onu kıskanayım. Dünyaya gelince, dünya da zaten kıskanmaya değmez.”
SÂ'Dİ'DEN
"Kısmetine razı olmayan kuldan Cenab-ı Hak da razı olmaz." "İhsanda bulun, fakat başa kakma ki, yaptığın iyilik aslında kendinedir. Hayırlı bir iş yaparsan, sonunda ondan yine sen istifade edeceksin." "Hayır işlemeye muvaffak olduğun için Allah'a şükret. Zira Hak Teala seni lütuf ve ihsanından boş bırakmadı... Seni hayır yolunda istihdam ettiği için sen O'na minnettar ol."
İbn Mukaffa diyor ki: "Allah insanları ibadetlerin külfeti, haramların lezzetiyle imtihan eder."
Mevlana diyor ki: "Kötü arzular uyuyan köpekler gibidir. Ortaya bir taş atılırsa hemen fırlarlar. Bu bedende yüzlerce köpek uyumaktadır." Bu köpekler akıl ve iman bağıyla bağlanmazsa, zapt edilemezler. Hem sahibine, hem de başkasına saldırırlar.
Bir adam, suya düşen sebze yapraklarını toplayıp yiyen bir sufi gördü ve: "Dikkafalılık etmeyip padişahın kapısına hizmet etsen, bunu yapmaya mecbur olmazdın" dedi. Sufi dedi ki: "Sen de buna kanaat etseydin, padişahın kapısında hizmetçilik etmek zorunda kalmazdın."
İbrahim b. Edhem'in şöyle dediği nakledilir: "Yola atılmış bir taş gördüm. Üzerinde şu yazı vardı: "Beni çevir ve oku." Hemen taşın altını çevirdim, şöyle bir yazı gördüm: "Sen ki bildiğinle amel etmiyorsun, nasıl olur da bilmediğini öğrenmek istersin?"
İbrahim b. Edhem, bir gün bir adama: "Allah'ın velilerinden bir veli olmak ister misin?" diye sordu. Adam: "Evet, isterim" deyince, ona velâyetin yolunu şöyle gösterdi: "Dünya ve âhiretle hiçbir şeye rağbet etme. Kendini sadece Allah'a ver, yüzünü de sadece O'na çevir.
SÂ'Dİ'DEN
"Babam, rühunu teslim ederken, bana şu nasihatte bulundu: «Oğlum! Şehvet bir ateştir'', ondan sakın. Cehennem ateşini kendin için harlandırma. 0 ateşle yanmaya tâkatin yoksa bugünden sabır ile o ateşe su dök.»
Ebu'd-Derdâ (r.a.) buyururlar ki . Îmânın zirvesi dört şeyledir :
1-Allah(c.c.)'ın hükmüne sabretmek
2-Kadere rıza göstermek
3-tevekkülde samimi olmak
4-Rabbe teslim olmaktır
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder